‘Concierto de Aranjuez’; II. Adagio. (1939) (Joaquin Rodrigo). Selma; “Babamın katilini yakalamayı öyle arzu ediyorum ki. Kim bunlar, niçin yaptılar?” Çetin; (Ama genç kız onu Ali Cengiz olarak biliyor) “Katili ve mektubun kimler tarafından alındığını ben çok iyi biliyorum.” Selma; “Biliyorsunuz da niçin yakalamıyorsunuz? Yoksa korkuyor musunuz?” Çetin; “Hayır, korkmuyorum. Sadece mantığımla hareket ediyorum. Bu adamlar zannettiğin kadar basit katil değiller. Bütün bu işlerin arkasında büyük bir eroin şebekesi, çok geniş bir teşkilat var. Bunun meydana çıkması için yavaş yavaş hareket etmek lazım. Yani mantık yoluyla. Bilmem anlatabildim mi?” Türk Emniyeti ‘bir hafta sonra Avrupa’ya bol miktarda eroin kaçırıla cağı’ ihbarı almış. Fakat kim tarafından ve nasıl, nereye belli değil. Görevli memur Asım karmaşayı çözmeye çalışıyor ama tek başına çok zor. Bir yardımcı gerekli. Bu kişi Çetin olur. Telefon ‘pişmiş aşa soğuk su kattığında’ bir sarışınla sarmaş dolaştı. Yataktakine hava atmak için “Alo buyrun, ben meraklı turşucu” diye başlayan laubali konuşması “Evet, benim efendim. Buyrun sizi dinliyorum” şeklinde devam edince konunun önemi anlaşılıyor. Derhal Yorgi’nin Saz Salonu’na gitmesi gerekliymiş. “Elindedir şişesi//Cebindedir mezesi//Nerelerde geziyor//Gönlümün eğlencesi.” Tanınmamak için ikisi de külhanbeyi kılığıyla. Kafada kasket, elde tespih, kulak arkasında sigara. Ceket omuzda, boyun fularlı. ‘İşin mahiyetini’ Asım da pek bilmiyor. Birazdan biri ‘mühim ipuçları verecekmiş’. Gece yarısından sonra Kara Kedi Pavyonu’nda buluşmak üzere ayrılırlar (oysa gittikleri yer ‘Mulen Ruj’). Çetin takım elbiseli ve Adanalı pamuk tüccarı Ali Cengiz olmuş. Asım, kendisine bilgi getirecek adamı beklediği sırada “Sizi 3 numaralı kulübede telefondan arıyorlar” hilesiyle öldürülür. Kahramanımız şimdilik bundan habersiz. Gazeteci arkadaşı Ayyaş’ın yardımıyla gazinodakileri tanımaya çalışıyor. Dikkatini çeken ilk kişi, elbette, alımlı şantöz Necla. “Sesi de o biçimdir ha.” Sadece cüzdanı şişkin erkeklere pas verirmiş. “Yanındaki adam, pavyonun sahibi Kenan Bey. Elini öptürdüğü öbür adam ise zenginin biri. İsmi Huysuz Ahmet. Karıya o biçim tutkun. Necla onu yolunmuş kaza çevirdi. Şimdi Kenan’la kırıştırıyor.” Çetin kararlı, ne olursa olsun bu afetle tanışacak. ‘Bekleyen’ Asım’la ‘beklenen’ Ahmet’in öldürülmesi peş peşe. Meğer ‘bilgi getirecek kişi’ oymuş. ‘Harlem Nocturne’ (1939) (Earle Hagen). ‘Ali Cengiz kulunuz’ kolları sıvar. Önce bu melodi ile ‘selamsız sabahsız’ Necla’nın makyaj odasına dalıyor. Burada sanki bir fırtına gibi. 4 defa Kenan’ın ceket yakası ile oynuyor. Onun yanında 3 kez yavru/yavrum deyip şarkıcıdan yanak alıyor. Orasını burasını ‘acaba silah taşıyor musunuz’ diye yoklamak da işin ayrıntısı. “Çağrılmadığım düğüne katiyen gitmem” demişti ama ‘davetsiz gelişleri’ Komiser Columbo gibi en olmadık zamanda. O gece pavyonu gizlice araştırıyor. Kenan’ın karanfilli ceketinde Ahmet’in yazdıklarını bulur. Takip edildiği için bildiklerini Asım’ın ‘ev adresine mektupla göndermiş’. Mezarlıkta ‘rahmetli’ meslektaşının güzel kızı Selma ile tanışması bu mektup sayesinde. Ayyaş o günlerde işsiz. Çetin’in etrafında dolanıp duruyor. Amacı cinayetlerle ilgili bilgi toplayıp ‘mükemmel bir röportaj yapmak’. “Bu sayede gazeteye yeniden girebilirim.” Çeteden Kazım Kartal da kahramanımızın peşinde. [Takipte kullanılan ‘34 FD 783’ plakalı ‘şevrole’yi ‘Namus Borcu’ (1966) ve ‘Ümit Sokağı’nda (1966) tekrar göreceğiz.] Ayyaş yine bilgi getirmiş. Gazinodaki Elektrikçi Yusuf, Kenan’ın garajında kalıyormuş. Cinayetlerle ilgisi var. ‘(You Give Me) Fever’ (1956) (Eddie Cooley / John Davenport). Yusuf, çilingir sofrası hazırlığındaydı. Çetin’in ‘vakitsiz ziyareti’ sırasında yediği dayak ve bildiklerini anlatması bu ezgi ile. Ahmet’i Kenan, Asım’ı ise bilmediği biri öldürmüş. Asıl patron hâlâ meçhul. Bizimki olayı çözmeye başlamış bir kere, bırakır mı? İlginç sahnelerden birinde ‘sabaha karşı saat dörtte’ Kenan’ın evine gider. Ağzından laf kapacak. Ama olası bir sürpriz için de önlemini alıyor. Selma’dan 15 dakika sonra orayı aramasını ister. ‘Korkulu rüya görmektense’ diye davrandığı iyi olmuş. ‘Opus (Number) One’ (1943) (Sy Oliver / Sid Garris). Çetin’i pusuya düşürüp esir almışlar. Öldürecekler. Sonuna kadar açık pikaptaki swing, tabanca sesini perdelemek için. ‘10 dakikaya kadar otelime dönmezsem burada olduğumu polise bildirecekler’ numarası ile paçayı sıyırıyor. Selma’nın telefonu tam zamanında. (Bu bölümde küçük bir hata var. Genç kıza 49 37 23’ü aramasını söylemişti. Oysa Kenan’ın telefonu çaldığında 43 56 03 numaralı olduğu görülüyor. Olsun, hiç olmazsa başı ve sonu aynı.) ‘Edelweiss’ (1959) (Richard Rodgers / Oscar Hammerstein II) melodisi duyulurken Agâh Hün’ün seslendirdiği Büyük Patron’un kim olduğu ortaya çıkar; Ahmet’in babası Rahmi Bey. Sevgilisi Leyla ile Avrupa’ya kaçma planları yapıyordu. Bu arada gazeteci dostumuzla ilgili üzücü bir başka gerçeği öğreniyoruz. Alkol dışında uyuşturucuya da bağımlı. Kenan, onu çıkarı için kullanmış da kullanmış. ‘Paket başına adam öldürtüyor’ (Ahmet onlardan sadece biri). Son isteği en acımasızı. “Ali Cengiz’i öldürürsen 10 daha paket vereceğim.” Önceleri biraz dirense de sonunda kabul ediyor. Ama Çetin kaçın kurası. Durumu ta başından beri biliyormuş. Malı götürecek gemi hazır. Necla ve Kenan ‘dünyanın en zengin bir çifti’ olmak üzere. Açgözlülükte sınır yok. Kenan, kazancı ikiye üçe bölmemek için Patron’la Necla’yı ortadan kaldırır. ‘O kırılasıca burnunu habire başkalarının işine sokan’ Çetin olmasa yaptıkları yanına kâr kalacaktı belki. Filmin sonunda suçluları ‘yazlığa gönderen’ kahramanımız, Selma’yı kolyesinden tutup kendisine çekiyor. “He gives me fever//When he kisses//Fever when he holds me tight.” ‘Peter Gunn’ (1958/59) (Henry Mancini). ‘Metruk Yer’. Ayyaş’ın gerçek yüzü ortaya çıkmış. Çetin; “Numarayı bırak, onların hesabına çalıştığını biliyorum… Kenan’ın garajına gittiğimi yalnız sen biliyordun. Ölen adamın nişanlısını aradığımı yalnız sen biliyordun. Seni telefon etmeye yolladığım zaman neden soldaki birinci kulübeye girmedin de bozuktur yazılı kulübeye baktın sonra yanındakine girdin? Ben söyleyeyim, çünkü öldürdüğün adamın cesedinin hâlâ orda olup olmadığını merak ediyordun. Yalan mı? Hadi bakalım öt şimdi. Sıra bendeydi değil mi?” (Yazan: Murat Çelenligil)
Silahların Sesi Resimleri ve Videoları
Silahların Sesi
Kadro: Cüneyt Arkın , Nebahat Çehre , Hüseyin Baradan , Muzaffer Nebioğlu , Özdemir Han , Ünal Gürel , Kazım Kartal , Natuk Baytan , Ferah Nur , Figen Han , Muzaffer Yenen , Erdoğan Seren , Kudret Karadağ , Zeki Çan , Çetin Başaran , Abdullah Ferah , Faruk Panter , Leyla Atakan , Ünal Solak , Toron Karacaoğlu , Sadettin Erbil , Jeyan Mahfi Tözüm , Nevin Akkaya , Agah Hün
Yönetmen: Kemal Kan
Senaryo: Vecdi Uygun
Yapımcı: Vural Erman
Müzik:
Görüntü Yönetmeni: Fevzi Eryılmaz
Tür: Macera, Polisiye
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:







0 yorum:
Yorum Gönder