‘Ut ile Nihavent Makamında Fon Müziği’. Duvarda, İsviçre yapımı guguklu saat. Vakit gece yarısını geçmiş. Nebahat, önünde bir yığın kâğıt, evin bütçesini denkleştirmeye çalışıyor. Annesinin elinde iğne iplik. Anne; “Çekemiyorlar seni. Her şey o Neşet olacak herifin başının altından çıkıyor. Seyfi de Nigar’la evlenecekmiş diyorlar.” Nebahat; “Allah mübarek etsin.” Anne; “Bakkal kasap, parasıyla bile mal vermek istemiyor. Beni gören mahalleli konuşmamak için yolunu değiştiriyor.” Nebahat; “Anlamıyorum, anlamıyorum. Kimseye bir zararımız dokunmuyor ki bizim.” Anne; “Güya Salim abinle senin aranda..Tövbe, tövbe.” Nebahat; “Salim ağabeyle mi?” Anne; “Üzme canını, insanlarda hiç insaf kalmamış. ” Nebahat; “Salim abiyle ha? Bunu nasıl söyleyebilirler?” 50’lerin sonu. Marshall Planı; Dünya Bankası; IMF; %220’lik ‘58 devalüasyonu’. Ülkemiz ve aile yapımız değişiyor. Bu değişimin en hızlı ve kavurucu şekilde yaşandığı yer ise İstanbul. Taksim’deki Dolmuş Durağı. Deve Salim, Trafik Rıza-Semih Sezerli, Sami Hazinses, Erol Taş ve çift renkli pabuçlarıyla Gececi Neşet. “Emirgan’a bir iki. Haydi Emirgan. Emirgan’a bir.” Nuri Baba’nın dolmuşu yola çıkmak üzere. Sıkıntılı hali ve ağzına bir hap atması biraz sonrasının habercisi gibi. Kâhya; “Uğurlar olsun. Son sefer mi bu?” Nuri; “Son sefer, Kâhya. Son sefer.” Bunlar başka amaçla söylenmişti. Ama öngörü gerçekleşir ve yaşlı adam, Dolmabahçe Saat Kulesi’nin orada ölür. “Kalp krizi galiba.” Filmde ismi geçmeyen karısı, yetişkin kızı Nebahat ve ilkokul öğrencisi oğlu Çetin. Geride bıraktıkları bunlar. Bir de Ateşoğlu’ndan aldığı ve borcu olduğu gibi duran ‘T. 54 222’ plakalı 1950 model Dodge/Coronet. Kızını iki yıl önce bir banka memuru ile nişanlamış. Seyfi “Bu maaşla kendimi geçindiremiyorum” diye işi yokuşa sürüyor. Zam veya prim olursa evleneceklermiş. Delikanlı üstelik genç kızın çalışmasına da izin vermiyor. Sabırla beklemeliymiş. Nebahat sözlenirken ‘babasının yükü hafifler’ diye düşünmüştü. “Aksi oldu. Hem evlenemedik, hem de eve yardım edemiyorum.” Yakın arkadaşı Nigar’ın “Öyle ama Seyfi mükemmel bir kısmet. Herkese nasip olmaz. Koskoca bir banka memuru” demesindeki örtülü gerçeği sonra anlayacaktır. Daha önceleri, Gececi Neşet de Nebahat’a ‘talip olmuş’. “Senin gibi ite verilecek kızım yok” diye terslendikten sonra artık ailenin yeminli düşmanı gibi. ‘Rahmetli’ye sağlığında ‘bit atıp duruyordu’ zaten; “Kızı o dört gözlü salamuraya nişanladın. Neyimiz noksandı... Ateşoğlu’na haybeye mi dil döktük sana arabayı taksitle satsın diye.” Bu ‘ani ölüm ile aile perişan durumda’. “Bir sürü alacaklı sardı etrafımızı. Elde yok avuçta yok.” Şaşırıp kalmışlar. ‘Segâh Peşrev’ (Neyzen Yusuf Paşa). Ev sahibi Albay “Bizim bütün gelirimiz bu evden aldığımız kira. Emekli maaşı ne ki. Neyse, ne yapalım. Birkaç gün sonra gene uğrarım ben “ diye sıkıştırıyor. Bakkal da artık veresiyeyi kesmiş. İlk düşündükleri çare dolmuşa bir şoför bulmak. Salim, durumu konuşmak için Ateşoğlu’na gider. Devasa bir ‘oto bakım ve tamir servisi’nin sahibi. Has adamı da Neşet. Garajdaki odasında güzel kadın eksik olmuyor. Perdeler kapanıyorsa Patron ‘çiçekten bal alacak’ demektir. Hemen her gece evinde davet var. Salim; “Arabaya bir şoför tutup Onların hesabına çalıştırsak büyük iyilik edersin.” Ateşoğlu; “Onlar kim?” Salim; “Nuri Baba’nın ailesi. Karısı, kızı bir de velet. Neyle geçinirler. Bu zamanda kolay değil.” Ateşoğlu; “(Anlamlı bir bakışla) Kızı da mı vardı ihtiyarın? Kaç yaşında?” Salim; “Bilmem, genç kız işte.” Neşet; “Kız da ne kız Patron. Tekmil Emirgan’a (1970’deki çevrimde ‘cihana’) Allah Allah dedirtiyor. Hilafım varsa ekmek çarpsın.” Sonuçta Ateşoğlu razı olur. Tek sorun şoförün Neşet olması. Salim “Bana bak, bir orostopolluk yaparsan yok mu ya, dinim hakkı için sort ederim seni” diye uyarmıştı. Ancak böyle bir çözümün aileye pek de yararı olmayacaktır. Gececi, günlük gelirin üstüne yatıyor. Seyfi, annesi ile ziyarete gelmiş. Bizimkiler dert yanarken ilgisiz bir şekilde kitap okuyordu. Raziye Hanım da “Orası esiyor. Bu tarafa geç” diye oğluna yer beğenemiyor. Nebahat’ın çalışmak istemesi ise sanki bir suç. “Nerde görülmüş bir aile kızının, nişanlı bir kızın çalıştığı. Ailemizin şerefi var bizim” diye terslediği gibi kahve fincanını gelinine değil Nigar’a vererek tavrını belli ediyor. İş ‘edebiyle evinde oturmazsa nişanın çatır çatır bozulacağı’ uyarısına dek varır. Artık iş başa düşmüş. Nebahat dolmuşta çalışma isteğini Salim’e açar. Konuştukça, olmayacakmış gibi görünen bu konu bir çözüme ulaşır. Salim; “Sahi, Beşiktaşlı Hayriye Hanım var. Zehir gibi şoför. Bir tane daha var ya, adını bilmiyorum.” Üçüncü kişi Emirganlı Nebahat olacaktır. ‘Nur içinde yatsın’, Nuri Baba, ‘günün birinde lazım olur’ diye kızına ehliyet aldırmış. Ateşoğlu’nun da onayını alınca kahramanımız artık direksiyon başında. ‘Bekledim De Gelmedin’ (1959) (Yesari Asım Arsoy). Ayna karşısında şoförlüğe hazırlanış, akordeon ile dinlediğimiz nihavent şarkı ile. ‘Ey Güzel İstanbul Benim Sevgili Yârim’ (Kadri Şençalar / Vecdi Bingöl). Hangi trafik polisi ehliyet alır, hangisi almaz. Neden 40 kilometreyi aşmamak lazım. Bir başka nihavent şarkı ile mesleğin bu inceliklerini öğrenir. Kadın şoförü görünce para vermek istemeyen veya ‘yeşillenen’ yolcular; En ufak bir hatasında ‘ehliyetini kese kâğıdı yapmasını’ söyleyen meslektaşlar. Tüm bu deneyimlerin ardından Nebahat’ı ‘bitirim bir şoför’ olarak görüyoruz. Evde, hafifçe ıslattığı tülbentle ütü yapan genç kız çok gerilerde kalmış. Artık, karşısındakinin en ufak bir hatasında ‘frene sıkı asılıyor’. Gerekirse ‘ibiğine indiriyor’. Dili ‘şoför lisanına’ yatmış. “Cebimiz mangır görünce bitimiz de kanlandı.” ‘Bu Gece Barda Gönlüm Hovarda’ (Kadri Şençalar). Sabahları arabasına binişi bu türkü ile. Lastiklerin hava kontrolü hafifçe tekmeleyerek. Deri ceket, şapka, sigara. Kahvede tavla ve bilek güreşi. ‘Şehnaz Longa’ (Santuri Ethem Efendi) ile lokantada kavga ederken görmek bile mümkün. Arka koltukta bir genç kıza zorla sırnaşan Mehmet-Niyazi Vanlı’yı levye ile; ‘Hatırla Ey Peri’ (Muhlis Sabahattin Ezgi) şarkısının olduğu sahnede sevgilisiyle öpüşmeyi çok ileri götüren T. Fikret Uçak’ı yumruklarıyla benzetiyor. Hayatının erkeği ile karşılaşması bu günlerde olur. Avukat Bülent’in arabası bozulmuş. Adalet Sarayı’na yetişmek zorunda. Nebahat’tan biraz daha hızlı gitmesini istiyor. Sonuçta davasına ‘tam bir çeyrek’ geç kalır. Tanışmaları biraz gergin olsa da birbirlerini çok sevecekler. ‘Torna a Surriento’ (1902) (Ernesto de Curtis / Giambattista de Curtis). Napoliten melodi duyulurken “Herhangi bir müşkülünüzde mutlaka arayın beni” demişti. Delikanlı, Ateşoğlu’nun hukuk müşaviri. Vişnezadelerin kızı Selma ile evlenmek üzere ama bu işin yürümeyeceği ortada. Baba Sezai ‘para kazanmasını değil ancak yemesini bilen’ biri. Varsa yoksa pulları. “Eski bir Fransız pulunun peşindeyim Monşer. Günlerdir bir kadın arar gibi onu arıyorum.” Fal düşkünü anne ise sevgilisi Orhan’ın kızına da kur yapmasından şikâyetçi. Dededen kalma ne varsa yiyip bitirmişler. Koskoca aile şimdi ‘taşralı bir avukatın 3-5 kuruşuna kalmış’. Bülent bu yaşama uyum gösteremiyor. Nebahat’ı tanıdıkça Selma’dan uzaklaşır. ‘Histoira de un Amor’ (1956) (Carlos Eleta Almaran). Evlenme önerisi bu romantik melodi ile. Nebahat; “Biz ayrı muhitlerin çocuğuyuz... Ben sana layık değilim Bülent.” Bülent; “Bunların hepsi teferruat. Üstelik sen beni yapmacıktan, yalandan dolandan kurtaracaksın.” Renato Carosone and His Sextet grubundan ‘Torero (Cha Cha Cha)’ (1958) [Carosone / Nicola Salerno (NiSa)]. Selma, nişanlısını bekliyordu. Onları birbirlerine sarılmış olarak görünce intikam için Ateşoğlu ve Neşet’le işbirliği yapar. Genç kızı kaçıracaklardı ama ‘şoför milleti’ oyunu bozuyor. Bu sırada yaralanan Nebahat 10 gün sonra Baltalimanı Hastanesi’nden taburcu olur. Parmağında Bülent’in yüzüğü. Biraz ilerde yeni arabası. “Sultanîyegâh Sirto’nun (20 saniyelik) Giriş Kısmı” (Refik Fersan). Bu sırada bir sürücü üzerlerine doğru gelince. Nebahat; “Yürü be taş arabası! Ulan sana ehliyet veren... (Mahcup bir şekilde Bülent’in yüzüne bakar).” Bülent; “Her halinle hoşuma gidiyorsun.” Ahmet Üstün’ün sesi ile ‘Şoför Nebahat’ (Sami Hazinses); “Haydi Nebahat Abla//‘Doç’ arabana atla//Dümenimiz yolunda//Gazla ablacım gazla//**//Taksim, Şişli, Sarıyer//Durmadan hemen gider//Ablacığım ne olur// İstinye’de duruver//**//Saçları dalga dalga//Canım Nebahat Abla//Sevgilim İstinye’de//Gazla ablacım gazla.” Tanburi Cemil Bey’in nihavent şarkısı; ‘Sevdim Seni Ey İşvebaz’. ‘Doç’ arabadaki sıcacık konuşma. Bülent; “Hukuku bitirince Mersin’e dönmedim artık. Burda bir yazıhane açtım. Bir takım dostlar edindim. Önceleri memnundum hayatımdan. Fakat nasıl anlatmalı, gittikçe bir boşluk bir beyhudelik hissi sardı içimi.” Nebahat; “Öyle zor ki bu şartlar altında mücadele etmek. İnsan, hele yalnız olursa direnme gücünü kaybediyor.” Bülent; “Doğru. Sana rastladığım güne kadar durumumu biliyor ama mücadele edecek, içine düştüğüm pislikten kurtulacak gücü kendimde bulamıyordum. Senin hayat kavgası karşısındaki cesaretin beni uyandırdı.” Nebahat; “Neler söylüyorsunuz? Siz tanınmış, zengin bir avukatsınız. Bense şoförlük etmek zorunda kalmış fakir bir kız.” Bülent; “Biz aynı durumda iki insanız.” Nebahat; “Ne tuhaf, şimdi o kadar yalnız hissetmiyorum kendimi.” Bülent; “Ben de. El ele vereceğiz, birbirimize yardım edeceğiz.” (Yazan: Murat Çelenligil)
Şoför Nebahat (Şoför Nebahat) Resimleri ve Videoları
Şoför Nebahat
Kadro: Sezer Sezin , Kenan Pars , Kadir Savun , Talat Gözbak , Sami Hazinses , Semih Sezerli , Ziya Metin , Erol Taş , Aclan Sayılgan , Diclehan Baban , Abdullah Ataç , Osman Türkoğlu , Mehdi Yeşildeniz , Selahattin İçsel , İclal Genç , Atilla Engin (2) , Abdullah Atçel , Sevim Çağatay , Araksi Hebo , Güner Çelme , Niyazi Vanlı , T. Fikret Uçak , Erdoğan Esenboğa , Abdurrahman Palay , Kemal Ergüvenç , Adalet Cimcoz
Yönetmen: Metin Erksan
Senaryo: Metin Erksan, Attila İlhan, Atıf Yılmaz
Yapımcı: Naci Duru
Müzik: Sami Hazinses
Görüntü Yönetmeni: Ernest Von Theumer
Tür: Dram, Duygusal, Komedi
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi: 04 Ocak 1960
0 yorum:
Yorum Gönder