‘Do Minör 5 Numaralı Senfoni Op. 67 / Andante con moto’ (1808) (Ludwig Van Beethoven). Kurtuluş Savaşımızın ilk yılları. ‘Muallime’ Aliye ve kumaş satıcısı Yakup. Yakup; “İşte aradığınız kırmızı atlas budur… Ne kadar istiyorsunuz?” Aliye; “İki arşın. Borcum ne kadar?” Yakup; “Beş lira Hocanım. (İkinci çevrimde ise satıcının adı Mehmet ve kumaşın arşını 5 lira).” Aliye; “Param çıkışmayacak galiba. Karşılık olarak şu yüzüğü versem. Kıymetli bir şey değil ama kumaşı fazlasıyla karşılar. Annemden kalan biricik yadigârdır.” Yakup; “..Kusura bakmayın pek merak ettim. Bu kumaşı ne yapacaksınız?” Aliye; “Bayrağımızı işleyeceğim.” Yakup; “Bayrak mı? Hocanım öyleyse bu yadigârı geri alı n. İçim razı olmaz.” Aliye; “Kalsın Yakup Efendi. Böyle bir günde ana yadigârı, Bayrak için feda edilebilir.” (Filmin sonunda üzerine bu kumaştan yapacağı Bayrak örtülecektir.) Aynı adlı eserin (Akşam Gazetesinde günlük yayını–1923/Kitap olarak basımı–1926) (Halide Edib Adıvar) (Özgür Yayınları) (Dördüncü Basım–1999) ilk çevrimi. Menekşe gözlü Aliye… Suriye’de şehit düşmüş bir yüzbaşı olan babasından ‘iç kudretini’, çok küçükken kaybettiği veremli anasından da duyarlığı almış. Kız Öğretmen Okulu’nu bitirince “Toprağınız toprağım eviniz evim” diyerek Anadolu’daki bir kasabaya gelir. ‘Buradaki çocuklara bir ana, bir ışık olacak’. Ömer Efendi ve Gülsüm Ananın yanında kalıyor. Onu ‘rahmetli’ kızları Emine’nin yerine koymuşlar. Evden çıktığında ise ‘aslanların önüne atılmış’ gibi. Emine’nin ölmüş olması Mualliminin en büyük şansı. Başkent [o (ve galiba her) dönem] İstanbul, görev için gönderdiği öğretmeni korumaktan bile aciz. “Bu eşraf çocuklarını intizama sokmak kimsenin haddi değil.” İkinci muallime Hatice’nin sözlerinden işinin ne denli zor olduğu belli. Kantarcılar’ın Uzun Hüseyin’in oğlu Sabri, sınıfa öğretmenden sonra ve sanki ‘lütfen’ giriyor. İkinci çevrimde (1964) sakız çiğneyecektir. Üçüncüde ise (1973) sigara içiyor. Ama sorun, keşke yalnızca ‘çocukların intizama sokulması’ olsa. ‘Eşraf’ saldırmaya hazır. Kavga çıkaran Sabri’yi ‘uslanması için eve gönderince’ bu kez Uzun Hüseyin sınıfa dalıyor. Aliye’ye ‘haddini bildirecek’. İncecik, genç öğretmenin ‘zaaf, gözyaşı, korku göstermeyen’ sözleriyle (sf. 15) süklüm püklüm dışarı çıkarken ona âşık olmuştu bile. Sonradan Aliye’yi Ömer Efendiden isteyecek ve gerekli yanıtı alacaktır. “Fa Majör 6 Numaralı Senfoni Op. 68 / ‘Pastoral’: V Allegretto” (1808) (Beethoven) duyulurken izlediğimiz ‘el-tırnak’ muayenesi ne güzeldi. Hacı Fettah. ‘Bir nevi Bolşeviklik’ olarak gördüğü Kuvayı Milliye için “Kanı, kâfir kanı gibi helaldir” diyor. Kantarcılarla birlik olup Ömer Efendi’ye ait bağın birkaç dönümüne el koymuş. Aklı tümünde. Ama Aliye’ye, onun deyişiyle ‘yüzü gözü açık kahpe’ye olan nefretinin nedenini anlamak zor. Çocuklara söyletilen marş bile ‘erkeklerin kalbini fesata vermek için’miş. Aklı fikri, bir gün ‘Kahpe’yi kasaba meydanında parçalatmakta. Her türlü sıkıntılı durumdan kolaylıkla sıyrılıyor. Filmdeki, gerçek yaşamdaki kadar başarılı değil; Sonunda yakayı ele verir. Adı, ikinci çevrimde Fuat, üçüncüde Tahsin olan Tosun Bey. ‘Karadeniz sahillerinin yetiştirdiği kartal yüzlü, güzel bakışlı bir genç Yüzbaşı’. Şimdilerde dağa çıkıp kendisini ülkenin kurtarılmasına adamış. Ancak Aliye ile göz göze geldiğinde ‘İkibin Yılın Sevgilisi’ndeki (1973) Barsimon’un dediği oluyor; “Aşk ne harp dinler ne zelzele. Öylesi için daima vakit vardır.” Hacı Fettah ve Uzun Hüseyin, hem de şehitler için mevlit okutulduğu gece düşmanın kasabaya girmesini sağlıyorlar. Aliye’nin güzelliği Kumandan’ın (romanda Binbaşı Damyanos) da başını döndürüyor. Genç kız bu durumdan cephaneliğin patlatılması sırasında yararlanacaktır. En büyük yardımı öğrencisi Durmuş yapar. ‘La Majör 7 Numaralı Senfoni Op. 92 / Allegretto’ (1812) (Beethoven). Kuvayı Milliyecilerin kaba kuvvetle evlerinden toplandıkları sahnede bu melodi var. “Fa Majör 6 Numaralı Senfoni Op. 68 / ‘Pastoral’: IV Allegro (Sturm/Thunderstorm) (Attaca)” (1808) (Beethoven). İnsanı nefes nefese bırakan notalarla Aliye’nin öldürülmesi. Öylesine incitici ki, Yazar sanki Hacı Fettah aracılığı ile aslında Mustafa Kemal’e vuruyor. Keşke Türk Ordusunun kasabaya girişi ve genç öğretmene saldırı aynı zamana denk getirilip hiç olmazsa belirsizlikle bitirilseydi. Romanın sayfalarında, zaten, en azından sözle Hacı Fettah tarafından defalarca öldürülmüştü. (Aliye’nin anımsadığı kuzu (sf. 168) ‘The Silence of the Lambs’ (1991) filmindeki Clarice’in kuzusuna benziyor.) Göz göze geldikleri ‘uzun ve sonsuz dakika’. Öfkenin yerini aşka bıraktığı konuşma. Tosun; (Dingin ve sevgi dolu) “Ne istiyorsun onu söyle. Seni, kederi ile ağlatacak kadar kalbini alan bu kasabadan bir şey almayacağım. Beni her zaman için kulun kölen addet. Yalnız benim eşim olmaya, karım olmaya razı ol.” Aliye; “Bu toprak benim toprağım. Bu kasaba benim kasabam. Burasını sev, muhafaza et. İstediğin zaman istediğin yolda yürürüm.” (Yazan: Murat Çelenligil) Gösterme hakkı Erman Kardeşler(Jenerikte yazılı).
Vurun Kahpeye Resimleri ve Videoları
Vurun Kahpeye
Kadro: Sezer Sezin , Kemal Tanrıöver , Settar Körmükçü , Vedat Örfi Bengü , Temel Karamahmut , Arşavir Alyanak , Mahmure Handan , Saide Ogan , Semih Evin , Vedat Şimaer , Şevket Aktunç , Mürvet Ağlatan , Rabia Güler , Şakir Parla , Adnan Kutluer , Nuri İmren , Nail , Fahri Güneş , Mübeccel Tüzün , Enveriye Akdoğan , Hüseyin Tuncalı , Nurdoğan Öztürk , Necil Ozon , Ali Rıza Şenel , Eyyubi Ali Rıza Şengel , Kemal Gürses , Adalet Cimcoz
Yönetmen: Ö. Lütfü Akad
Senaryo: Ö. Lütfü Akad
Yapımcı: Hürrem Erman, Hasan Erman
Müzik: Sadi Işılay
Görüntü Yönetmeni: Lazar Yazıcıoğlu
Tür: Dram, Duygusal, Savaş
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:







0 yorum:
Yorum Gönder