Saba Makamında Keman Taksimi. Selim Bey; Oğlumun istikbalinin mahvolmaması için sana yalvarıyorum kızım. Kurmayı düşündüğünüz müşterek hayat size hiçbir zaman saadet getirmeyecektir Şunu da bilmeni isterim ki vereceğiniz bu yanlış karar başkalarının da perişan olmasına sebep olacak. Cemile; Ercümenti evlendirmeyi düşündüğünüz Nevin Hanımı kastediyorsunuz değil mi? Selim; Yalnız Nevini değil kızım, Ercüment bizleri terk ettikten sonra bu büyük acıya dayanamayarak ağır hastalanıp yataklara düşen annesini kastediyorum İnan ki benim yaşımda bir insan için yalvarmak kolay olmuyor. Fakat Cemile; Yeter, yeter ne olur devam etmeyin. İstediğiniz olacak. Madem Ercümentin istikbali, mutluluğu için kendimi feda etmem gerekiyor, ederim o halde. Selim; Gösterdiğin büyüklüğe teşekk ür ederim kızım Yaptığın fedakârlığın hiçbir şeyle ödenemeyeceğini biliyorum. Ama gene de biraz para yardımında bulunmak isterim. Hayatını yeniden bir düzene koyuncaya kadar destek olur. Cemile; Hayır, ben saadetimi size satmıyorum. Onu Ercümente feda ediyorum. Bu teklifi hiç yapmamış olmanızı tercih ederdim. Aynı adlı romanın (1945) (Kerime Nadir) renkli Yeşilçam uyarlaması. Jenerikte Uykusuz Geceler; Gel, gel bekletme özlüyorum//Hasretinden artık ölüyorum//Resmine bakıyor, tapıyorum//Ağlıyorum. Tatil bitmiş. Ercümentin içi içine sığmıyor. Konservatuvarına, arkadaşlarına ve Ona, 4 ay sonra ilk defa göreceği Cemileye kavuşacak. Genç kız okulun en başarılı öğrencilerinden. Üzüm gibi simsiyah gözler (sf. 54). O can dayanmaz güler yüzlülüğü (sf. 64). Henüz bu ilginin pek farkında değil gibi görünüyor. Nerde şimdi o günler//Sevişen sevgililer//Mazi olmuş hatıralar//Bakışlarında güler. Tüm sınıfın söylediği şarkıdaki solosu çok beğenilmişti. Sonradan öğreneceğimiz bir nedenle sabahları vaktinde geldiği yok. Pekcan Koşarın seslendirdiği müzik hocası Mehmet Büyükgüngör Kızım sen hiçbir zaman vaktinde derse (derse vaktinde dese daha mı doğru olurdu) gelmeyecek misin? diye yakınıyor. Ercümentin Vesait meselesi; Yollar tıkalı; Derse zaten yeni başlamıştık diye gönüllü avukatlığı bir işe yaramaz. İkisi de sınıftan çıkartılır. Was Ich Dir Sagen Will (1967) (Udo Jürgens / Joachim Fuchsberger). (The Music Played) (1968) (İngilizce sözler Mike Hawker). Deniz kenarında dolaştıkları sahnede birbirlerini yakından tanıma fırsatını bulurlar. Delikanlının bölümü piyano. Cihangirdeki ufak fakat çok rahat bir dairede kiracı. Varsıl baba, Balıkesirde çiftlik ve her üzücü haberde yataklara düşen anne. Ayrıca, kalbinde henüz söyleyemediği büyük bir aşk var. Genç kızın ailesi Antalyadaymış (Fakat söyleyiş şekli duy da inanma der gibi). Burada dayısının yanında kalıyor. Tüccar. Vaziyeti çok iyi. Arabası falan da var . Kem küm etmesinden durumun biraz farklı olduğu ortada. Paul Mauriat Orkestrasının Chitty Chitty Bang Bang albümündeki (1969) Rus Çigan melodisi Those Were The Days (1920ler/1968) (Boris Fomin / Gene Raskin) ile balık ekmekli sahne. Ercüment, coşmuş, bir yıl öncesinden söz ediyor; Seni ilk gördüğüm gün üzerinde kırmızı bir bluz vardı. Sana öyle yakışıyordu ki. Ama bir müddet sonra onu giymez oldun. Buna bayağı üzüldüm. Sene sonuna kadar bir gün mutlaka giyecektir diye bekledim. Biraz sonra bardaktan boşalırcasına yağan yağmur. Cemilenin canı çay istemiş. Bir pastane yerine delikanlının hemen arka sokaktaki evine giderler. Salona girince şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleniyoruz. Duvarda genç kızın yağlı boya tablosu asılı. Modele ihtiyaç yok. Senin yüzünü o kadar iyi biliyorum ki gözlerim kapalı bile çizebilirim. Üstelik başka resimleri de varmış. Yanımda olmadığın zaman onlara bakarak seni seyredebilmek imkânını buluyorum. Dahası piyanodaki nota kâğıdında Cemileye ithaf; Uykusuz Geceler yazılı. Günler sonra okul çayında dans ediyorlar. Arkadaşları Nesrin ve özellikle Necla hayretler içinde. Ercüment eskiden bu tip toplantılardan fellik fellik kaçarmış. Genç kızın oradan ayrılışı Cinderella gibi apar topar. Tek fark Kül Kedisi saat 12 olmadan gitmek zorundaydı, Cemile 6da. O gece her şeyi öğreneceğiz. Ercümentle dayımın dediği gösterişli apartmana kadar gelir. Sonra yan sokaktaki döküntü bir eve yollanıyor. Elbiselerini değiştirip doğru Beyoğlundaki Melek Kervansaray. [Burasını Vesikalı Yarimde (1968) Şen Saz olarak görmüştük.] Çargâh Sirto (Anonim). Tüccar dayısı Tahsin aslında saz heyetinde Udi. Çanta, elbise ve pabuç da gazinonun solisti Nimetten ödünç alınmış. Emanetleri bıraktıktan sonra, bu kez, koştura koştura Bomontideki Neyir Triko. Yaşlı adamın sözleri; Zavallı yavrucak, bir yandan sabahlara kadar fabrikada çalışır bir yandan okumaya uğraşır. Harap olup gidiyor. Anne babası ölünce dayısı yanına almış. Yakındığı tek şey mektepteki durumu. Kendisini çok zengin bir ailenin kızı olarak tanıtmış. Ercüment Hakikati öğrenirse belki benden uzaklaşır. Bunu düşünmek bile uykularımı kaçırıyor. Selim Beyin telgraf çekerek oğlunu Balıkesire çağırmasıyla genç kızın şarkıcılığa başlaması aynı günlerde. Patron Aydın Tezelle yaptığı münakaşadan sonra Nimet işi bırakmış. Müşteriler neredeyse salonu yıkacaklar. Tahsinin önerisi ile sahneye Cemile çıkar. İnleyen nağmeler ruhumu sardı//Bir rüya ki orda hep şarkılar vardı. (1969) (Zeynettin Maraş). Çok beğenilince, fabrikadaki işi bırakıp, gazinonun assolisti olur. Yeni adı Yıldız Ateş. Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin//Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin. (1969) (Şemsi Belli / Muzaffer İlkar). İşin kötüsü, durum arkadaşlarının kulağına gitmiş. Düet yıldızı diye alaycı bir şekilde dinlemeye geldiklerinde bu şarkıyı söylüyordu. Balıkesirde ise işler biraz karışık. Ercümenti uzaktan akraba Nevinle evlendirmek istiyorlar. Cemilenin Gazino ve Meyhaneler Bülbülü olduğu daha İstanbula döndüğü gün yetiştirilir. Sevdim amma görmüyor bak gözlerim hiç kimseyi//Gizli aşk bir gizli dertmiş feda ettim her şeyi. (1969) (Zeynettin Maraş). Neyse ki her şeyi olgunlukla karşılıyor. Asıl fırtına genç kızı ailesiyle tanıttırmaya götürdüğünde kopar. Ama delikanlı evlenmekte kararlı. Engel olmak için Selim Beyin İstanbula gelmesi gerekecektir. Cemile, içinde nişan yüzüğü olan bir veda mektubu bırakıp gider. Karnında Ercümentin çocuğu Can. Seninle Düştüm Dile (1969) (Sabri Süha Ansen). Gazinodaki kavga ve şarkı birbirine geçişli olarak 5 sahnede. 6 yıl sonra. Delikanlı Nevinle nişanlı (karar vermesi epey sürmüş). Birkaç gün içinde evlenecekler. Belki bir rastlantı Sunar Tiyatro ve Konser Heyeti turne için Balıkesire gelir. Canı gören Nevin her şeyi anlayıp aradan çekiliyor. Romandaki (8. baskı 1979) (İnkılâp ve Aka Kitabevleri Koll. Şti) Ercüment istikbalini eline almış, yaşı otuza dayanmış bir genç (sf. 8). İstanbul ve Viyana konservatuvarları mezunu. Filmden farklı olarak piyano değil keman hocası ve çiftlikleri de Balıkesir değil Bursada. Evlenmesi için ısrar eden arkadaşı Şefikin daveti ile Elazığa gidiyor. Eğer kalbi boş ise hem mesleğine hem de seviyesine uygun üç aday varmış. Hamra, mandolin; Kevser, piyano çalıyor. Efser de soprano. Fakat kahramanımız acı bir aşkın yaralarını hâlâ taşıyor. Bu nedenle evlenme konusunda hiçbir tasavvuru yok. Ama ay ışıklarıyla yıkanan sarı saçlarını ve bir fildişi minyatürü andıran kusursuz profilini (sf. 32) görünce Hamra ile nişanlanmaya karar verir. Bu plan Perçenç (Akçakiraz) köyüne yaptıkları bir gezi sırasında tuzla buz olacaktır. Yol üzerindeki Kesrik köyünde bütün vücudu adeta taş kesilerek bir çığlık atar; Cemile! Benim Cemilem! 8 yıl önceki kalp ağrısı. O zamanlar ikisi de konservatuvarda öğrenci. Cemile, dayısı ile Bankalarda bir tavan arasında; Ercüment, Tozkoparanda Madam Siranuşun pansiyonunda kalıyor. Tahsin, Gelincik Gazinosundaki Saz Heyetinde Kanun ustası. İçmediği gün yok. Genç kızın babası ve kardeşleri Akbabada (Beykoz). Derslerinde çok başarılı ama bir müddet sonra meyhane çalgıcılarıyla piyano çalmaya başlar. Nedenini şöyle açıklıyor; Sadece dayım değil anam, babam, kardeşlerim bütün ailem bir Cemileye muhtaç (sf. 78). Hem ruhen hem cismen yorgun olduğu için şaşırdı galiba. Çünkü 59. sayfada Annemi iki yıl önce kaybettim demişti. Sonradan kardeşlerinin yatılı okul taksitleri nedeniyle şarkıcılığa başlar. Sahne adı Jale. Bu arada gazinonun sahibi kemancı Rasih evleneceğini söyleyerek genç kıza sahip olmuş. İlerde bu sözünden dönecektir; Sevişmek için mutlaka bir kanun boyunduruğuna mı girmek lazım? Ben serbestliğimi hiçbir şeye değişeceklerden değilim (sf. 115). Cemile, Ercümentin Bursada olduğu bir sırada kalantor bir gençle evlenip Anadoluda bir yere gider. Kahramanımız belli etmemeye çalışmıştı ama durumu anlayan Hamra, filmdeki Cemilenin yaptığı gibi nişan yüzüğünü bir mektupla geri verir. Ercüment Tozkoparandaki odasına döndüğünde sevdiği Onu bekliyordu. Romanda Necla; Nevin ve nişan; Cemilenin varsıl görünmeye çalışması; Ercümentin babasının İstanbula gelişi; Çocukları Can; Fabrikada çalışma gibi şeyler yok. Sealed With a Kiss (1960) (Peter Udel / Gary Geld). Okul çayı. Cemile; Yalnız benle dans etmen Neclanın pek hoşuna gitmedi. Belki senle dans etmek isteyen, Onun gibi başkaları da vardır. Ercüment; Başkaları mı? Etrafımızda başkaları da mı var? Cemile; Alay mı ediyorsun? Ercüment; Hayır, sahi söylüyorum. Benim gözüm senden başkasını görmüyor ki? (Yazan: Murat Çelenligil)
Uykusuz Geceler Resimleri ve Videoları
Uykusuz Geceler
Kadro: Hülya Koçyiğit , Ediz Hun , Pervin Par , Münir Özkul , Muzaffer Tema , Nedret Güvenç , Figen Han , Aydın Tezel , Hasan Yıldız , Vahit Volkan , Mehmet Büyükgüngör , Kudret Karadağ , Hakkı Kıvanç , Zeynep Eren , Tansu Sayın , Orhan Çoban , Zeki Sezer , Jeyan Mahfi Tözüm , Hayri Esen , Agah Hün , Gülistan Güzey , Pekcan Koşar , Ayşegül Devrim
Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Ahmet Üstel
Yapımcı: Hürrem Erman
Müzik:
Görüntü Yönetmeni: Mike Rafaelyan
Tür: Dram, Romantik
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:







0 yorum:
Yorum Gönder