‘Serenade’ (1826) (F. Schubert) ve filmin sonunda Kadir Başçavuş’un, Güner’in mezarı başında söyledikleri ; “Rahat uyu kızım. İkisi de senin gibi kara toprak altında yatıyor. Vatanları için dövüşerek öldüler. Bayrakları için çarpışarak, sever seve öldüler. Seni severek öldüler kızım.” Ankara. Hava Kuvvetleri Komutanlığı. Gizli bir görev, üç eski arkadaşı ; Ütğm. Kemal, Ütğm. Samim ve Bçvş. Kadir'i tekrar buluşturmuştur. "Bu kadar tesadüf olmaz canım. Kim derdi ki, bunca zaman sonra üçümüz aynı vazife başında bir araya geleceğiz." Onlar mutlu bir şekilde şakalaşırken iki üst rütbeli subay odaya girer. Sert görünüşlü komutan büyük bir Kıbrıs haritası önünde şöyle konuşur ; "Bütün vazifenizin süresi iki saat. Bu müddet içinde, bize düşmanın ikmal yollar ı hakkında istediğimiz bilgiyi göndereceksiniz. Soydaşlarımızın geleceği ve kurtuluşu için gönderiyoruz sizi. Vazifenizin sonunda üçünüzü de mutlak bir ölüm bekliyor. Bu vazifeden dönmeniz imkansız. İki saat içinde yerinizi tespit edecekler. Gideceğiniz yer düşman hatlarının tam ortası. Etrafınızı çevirip sizi şehit etmeleri muhakkak. Ancak bir mucize ile kurtulabilirsiniz. Bu hususta ne Mücahitlerin ne de bizlerin en ufak bir yardımını bile göremeyeceksiniz." [70'li yıllardaki televizyon dizisi ‘Görevimiz Tehlike’ (Mission Impossible) gibi.] Üç arkadaş, Yzb. Turan Özbek'in komutasında, görevleri ile ilgili bir kurs için İstanbul'a gelirler. Burada Samim'in nişanlısı Güner ile tanışırlar. Denizciler için sözü edilen mucize, hasta olan genç kız için de gereklidir. Doktor, Güner'in babasına şunları söylüyor : "Sizi aldatmak istemem. Kızınız ölüme mahkûm. Rahatsızlığı milyonda bir rastlanan bir olay Hadi bey. Kökü tamamıyla ruhi. Ama belki bir mucize olur. Şimdiye kadar bu tip hastalardan kurtulan 1-2 kişiye rastlandı. Hepsinde de aynı mucizeyi gördük. Yaşama sevinci. Bilhassa aşk." Samim'in böyle bir 'aşk ve mucize' için yetersiz kaldığını az çok sezeriz. Üstelik hem babasının ağırlaşan hastalığı hem de görev gereği İzmir'e gitmesi nedeniyle genç adam nişanlısı ile ilgilenemiyor bile. Öleceği için ondan uzaklaşması gerektiğini düşünen Güner, ‘Harlem Nocturne’ü (1961) (Hagen) dinlediğimiz bir akşam Kemal'e şöyle diyor ; "(Nişan yüzüğünü vererek) Bunu Samim'e iade etmenizi rica edeceğim. Böylesi bizim için daha iyi olacak. Biliyorum çok acı çekecek ama kısa bir süre sonra (ölümü söylemek istiyor) beni anlayacak, affedecek." Kemal ise gizli görevlerinin sonuçlarını düşünerek "Birkaç hafta daha müsaade edin ona. Sonrasının hiç önemi yok" diye konuşmaktadır. ‘Sole Spento’ (1964) (Papetti / Cassano) melodisini dinlediğimiz deniz kıyısı. Genç kız, Kemal’in suya taş atarak oluşturduğu halkalar için şunları söylüyor ; “Tıpkı hatıralara benziyorlar. Oluştukları yerler o günkü yaşantılar. Sonra uzaklaştıkça, büyüdükçe kuvvetlerini kaybediyorlar. Başka ve daha kuvvetli bir akımın içinde kayboluyorlar. Tıpkı benimle Samim gibi. Bir zamanlar sevdiğimi zannetmiştim onu ama şimdi.. halkaları uzadı, eridi, kayboldu.” Belgrat Ormanı, İstanbul tepeleri, ‘Summertime’ı (1936) (G. Gershwin / D. Hayward / I. Gershwin) dinlediğimiz gece kulübü. Aralarında, engel olunamayan büyük bir aşk başlıyor. Mucize, Güner için gerçekleşir. Artık iyileşmekte. Bu arada İzmir'den dönen Samim durumu anlamıştır. Biraz gerginlik yaşansa da, Kıbrıs'taki görevlerinin önemi ve Güner'in akrabası Gül'ün Samim'e yazdığı açıklayıcı mektup ortada hiçbir kırgınlık bırakmaz. Kıbrıs’a gidişlerini ‘Die Walküre’ Operasının (1856) (Richard Wagner) 3. perde, ilk sahne, başlangıç melodisiyle izleriz ; ‘Ride of the Valkyries’. Görevlerini başarı ile yerine getirirler. Ama, düşman o kadar kalabalık ki. Denizaltıya, bir tek Kadir Başçavuş, o da bir ayağını kaybettirecek yara ile dönebilir. Kemal'in, Kıbrıs'a giderken yazdığı veda mektubu da Güner'deki mucizenin sonu olmuştur. Kemal’in Yzb. Turan’a söyledikleri ; “Yemin ederim ki hiçbir günahım yok.. Bir tarafta en iyi arkadaşım, bir tarafta bırakırsam öleceği muhakkak bir kız.” (Yazan : Murat Çelenligil)
Severek Ölenler / Kartalların Öcü Resimleri ve Videoları
Severek Ölenler / Kartalların Öcü
Kadro: Fatma Girik , İzzet Günay , Süleyman Turan , Serpil Gül , Muzaffer Tema , Cahit Irgat , Kadir Savun , Mümtaz Ener , Nubar Terziyan , Mehmet Ali Akpınar , Faik Coşkun , Zeki Tüney , Erdoğan Seren , Kazım Kartal , Lütfü Engin , Ali Seyhan , Hüseyin Güler , Muzaffer Yenen , Ergül Buharalı , Faruk Panter , Hayri Esen , Sadettin Erbil , Kemal Ergüvenç , Rıza Tüzün
Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Osman F. Seden
Yapımcı: Osman F. Seden
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Görüntü Yönetmeni: Kenan Kurt
Tür: Duygusal
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:
0 yorum:
Yorum Gönder