RSS
En yeni en güncenl en popöler en güzel sinema filmlerini bu sitede bulabilir hakkında ön bilgi edine bilir resimlerine bakıp fragmlarını izleye bilirsiniz.SinemaDB sinema film arşivi

Şeytanın Kurbanları


Şeytanın Kurbanları
‘Le Clan Des Siciliens’ (1969) filmindeki ‘Dialoga N. 2’ (Ennio Morricone). ‘34 EY 583’ plakalı otomobil tozu dumana katarak köye gelmiş. Mahalle kahvesindeki konuşma. “Bizim manav Hasan’ın oğlu Ahmet değil mi bu?” “Evet, O.” “Almış yürümüş, maşallah.” “Allah ‘yürü ya kulum’ demesin bir defa. Öyle ahım şahım bir tahsili de yok ama kocaman bir şirketin müdürüymüş. Hasan’ı görme, ağzı kulaklarına varıyor.” ‘Son Vurgun’un (1968) ikinci ve renkli çevrimi. İlk filmin ‘Kameraman’ı (o zaman böyle deniyordu) Nejat Okçugil şimdi Yönetmen. İğne atsan yere düşmeyecek Karaköy; Yeni Cami; Dolmabahçe Saat Kulesi; Boğaziçi Köprüsü; Ortaköy Cami; Yüzlerce güvercin, bir o kadar insan; Taksim Meydanı. Jenerikte Raymond Lefevre ve Orkestrası’nın 14 numaralı uzunçalarındaki (1971) ‘Le Casse’ (Ennio Morricone). Uskumruköy. Kahramanımız Ahmet ziyarete gelmiş. Gösterişli, güvenli. Babası burada manav. ‘Biraz evvel Hal’den mal getirmiş. Yorgunluğunu meyhanede gideriyor’. Ahmet; “Afiyet, şeker olsun baba.” Hasan; “Çırak mı söyledi?” Ahmet; “Yok canım, seni dükkânda göremeyince anladım.” Hasan; “Tembih etmiştim o salağa.” Ahmet; “Bir kere de kendine tembih etsen. ‘İçme, yeter’ desen.” Hasan; “Başlama gene. İyi gördüm seni.” Ahmet; “Bomba gibiyim. İşlerim yolunda. Cebim para dolu. Tek bir derdim sensin… Yaşın 60’a geldi, hâlâ çalışıp duruyorsun. Sonra da şu içkiden medet umuyorsun.” Babası için bir kat tutacakmış. “Dayayıp döşeyeceğim de. Emrine bir de adam vereceğim. Bundan böyle sırtüstü yatıp keyfine bakacaksın.” Ama yaşlı adamın ‘ne işinden ne köyünden ne de içkisinden ayrılmaya’ niyeti yok. Ahmet, meyhaneciye şaka yollu takılır; “Başka şişe isterse verme sakın. Yoksa bu dükkânı alır, sana da ‘sütlaç’ sattırırım.” ‘Son Vurgun’daki Sedat ise ‘dondurma’ demişti. ‘Charade’ (1963) (Henry Mancini). Köyde eski göz ağrısı Hülya ile karşılaşır. Hülya; “Koptun gittin buralardan. Hani baban olmasa hiç gelmeyeceksin değil mi… Benim için de gelmez misin?” Ahmet; “Kırılma Hülya hemen. O bir zamanlardı. Sahilde, sokakta yolunu gözetlemek, elini tutmak yetiyordu.” Hülya; “Fazlasını istedin mi ki?” Ahmet; “İstemedim, isteyemem.” Hülya; “Niçin? Annem de sever seni. Geçen gün babamla lafını ediyorlardı.” Ahmet; “Ben evlenemem bu ara. İşim, gücüm. Muhitim, istikbalim.” Hülya; “O işler, paralar seni benden kopardı zaten. Şurda, babanın yanında manavlık etseydin ayrılır mıydık? Gözün benden başkasını görür müydü? Tabii, şimdi yeni muhitinde zenginler, boyalı boyalı sosyete güzelleri…” Kahramanımızın büyük şehre gitme nedeni belli değil. Gazinocu Osman’ın yanında çalışmaya başlayınca bir anda bütün hayatı değişmiş. ‘Mükellef döşeli bir ev, lüks otomobil, kadınlar ve bol para.’ Çok sonraları Polis Müdürü Kayhan Yıldızoğlu “Bunların hepsi bir gece kulübünde müdürlük yapmakla mı oluyor” diyecektir. Osman, aslında bir çete reisi. Adamları Cemil, Rıfat, Nuri. Silah ve mücevher kaçakçılığı yapıyorlar. Ahmet’in de ‘zekâsına, kuvvetine, hele cesaretine laf yok’. Kısa sürede ‘işin inceliğini kavramış’. Patron “Sağ kolumdur benim” diyor. Fakat bir gün her şey alt üst olur. ‘Jeanne E La Spiaggia/Jeanne on the Beach’ (1969) (Morricone). Kudret Karadağ ‘34 KY 431’ plakalı Fargo ile getirdiği yeni bir parti malı bırakıp gitmiş. Ahmet ve Cemil ‘silah ve mermi sandıklarını ‘34 HL 889’ plakalı DeSoto’ya yüklerken polis ekibi gelir. Oradan geçen bir devriye arabası durumdan kuşkulanmış. Tutuklanırlar. Mahkemede Savcı Zeki Sezer gürlüyordu; “..Para karşılığı cemiyete karşı bir takım kimseleri silahlandıran bu iki sanık susmakla her türlü yardım, insaf hislerimizi de yok ediyorlar. Adaletin huzurunda kendilerinden (‘kendilerine’ olmalıydı) bir defa daha soruyorum. Her şeyi açıkça anlatacak mısınız? İtiraf edecek misiniz?” Cemil’in kız kardeşi (filmde adı olmayan) Meran Zeren ve Ahmet’in babası da izleyiciler arasında. Hasan “Lanet olsun. Senin gibi evlat olmaz olsun” diye söylenip duruyor. Ahmet suçu kabullenir. Üstelik Cemil’i masum göstermeye çalıştığı gibi çeteyi de ele vermez. 8’er yıl hapis cezası alırlar. ‘Sunflower’daki (1970) ‘Love in the Sand’ (Henry Mancini). Bir görüş günü Meral, Ahmet’e demediğini bırakmıyor. Meral; “Allahından bul. Daha beter ol. Yalnız Cemil’i değil beni de yaktın. Tek başıma ortalarda bıraktın... Bize ettiklerini kimbilir kimlere de yapmışsındır.” Ahmet; “(Babasını kastederek) Yaptım ya! Birine daha yaptım. Hem de nasıl birine. O senden daha beterdir şimdi.” Yaşlı adamın durumu gerçekten ‘beterden de beter’. İçmeyip de ne yapsın. Esnaf selamı sabahı kesmiş. Arkasından söylenenler kurşun gibi; “Böyle evladın babası hiç olma daha iyi.” Ahmet’in günleri ise Yeni Cami’den gelen ezan sesi ve namazla geçiyor. Demek hapishane oralara yakın bir yerde. ‘Il Clan Dei Siciliani-Finale’ (1969) (Morricone). 4 yıl sonraki afla çıktığında köyüne gidişi süklüm püklüm. Eskiden arabayla gelirdi şimdi yürüyerek. Tövbe etmiş, “Herkes yanlış yola düşebilir. Sonra pişman olunca eski defteri kapatıp atar. Baştan başlar” diye yırtınıyor ama bunu oradakilere anlatması çok zor. Kahvedekiler iğneliyorlar; “Yakında paran da olur araban da… Otomobilsiz duramazsın.” Bakkal Şevket daha acımasız; “Camın hükmü çatlayıncaya kadardır derler. Huylu huyundan vazgeçer mi hiç.” Hülya evlenmiş, bir çocuğu olmuş. Söyledikleri yenir yutulur gibi değil; “Seni içeri aldıkları zaman çok, çok dua ettim Allahıma. İyi ki beni sana kısmet etmemiş. (Oğlunu göstererek) Babası kocaman bir fabrikada ustabaşı. Namuslu. Evimiz de kendimizin. Ya bu çocuğun babası sen olsaydın. Allah korumuş. Ömrü boyunca başı önde dolaşacaktı.” ‘Love Theme From Godfather’ (1972) (Nino Rota). Hasan sahilde içki içiyor. Elini öpmek isteyen Ahmet’e davranışları çok kırıcı. “Babanım ama sen oğlum değilsin artık. Senin gibi bir oğlum yok, yok. Bütün köye rezil ettin beni. Hepsi benimle alay etti.” ‘Hırsız, kaçakçı oğlunu’ affedemezmiş. Yine de, baba kalbi işte, açık bir kapı bırakır; “Hele bir zaman geçsin. Göreyim, inanayım.” Çaresiz kalan Ahmet, İstanbul’da Vezir Palas Oteli’ne yerleşir. Bu arada polis de çete de yakasını bırakmıyor. Kayhan Yıldızoğlu, kaçakçıların yakalanması için yardımını; Osman da tekrar yanında çalışmasını istiyor. Ahmet; “Ben yokum. Bu işlerin topuna çaprazı çektim... Tövbemi bozdurma bana.” Osman; “Bu kadar kolay gidemezsin. Biz istesek de ayrılamayız... Tövbe mövbe palavra. Bu hayattan kopamazsın. Başında düşünseydin, girmeseydin... Babana acı bari. Babanı da yaşatmam.” İş buraya kadar gelince direnci kırılır. Patron toparlanması için izin veriyor. “Gez, eğlen bir müddet. Giyin kuşan. Bir de kat tut kendine. Birkaç dilberin de hatırını sor. Sonra gene konuşuruz.” Bu arada Cemil de hapisten çıkıp aralarına katılmış. Ama polisle işbirliği yaptığı kısa sürede anlaşılır. Çetenin verdiği ceza korkunç. Meral Zeren “Abimi paramparça etmişler. Dilini kesmişler” diyor. Bu zor günlerde genç kız ve Ahmet birbirlerini seviyorlar. Meral, Osman’ın gazinosunda şarkıcılık yapmaya başlamış. Nilüfer’in sesiyle ‘Aldanırım Sanma’ (1973) (Sözler Tuğrul Dağcı) ve ‘Dünya Dönüyor’u (1973) (Dağcı) söylüyor. Asıl amacı, bir fırsat bulup Osman’dan intikam almak. Ayrıca Hasan’la olan kırgınlığı gidermeye çalışıyor. Yaşlı adama, çetenin yaptığı şantajı anlatır. Hasan, tedbirsizlik edip Osman’la konuşmaya gidince yaşamından olur. Kanlı bir çatışmanın ardından Meral ve Ahmet, çeteyi polise teslim etmiş. Cemil ve Hasan’ın kaybından sonra beraberlikleri bir teselli olmuştur belki. ‘Mostra Dei Gioielli/The Jewel Show’ (1969) (Morricone). Ahmet ve Cemil tutuklanmış. Patron, kiralık bir katille Onları susturma planı yapıyor. Osman; “İşte 50 bin lira. Konuşacak olurlarsa vuracaksın.” Ekrem Gökkaya; “Hiç merak etme sen.” Osman; “Ağızlarını açmadan gebermeliler.” Ekrem; “Geberecekler.” Osman; “Sonra bir daha görüşmeyeceğiz.” Ekrem; “Görüşmeyeceğiz. İşi bitirip gideceğim. Başın sıkılırsa, derde girerse, memlekete bir haber sal gene.” Osman; “Ya beceremezsen?” Ekrem; “Olur mu hiç? Silahımız şaşıracak olsa yaşatırlar mı bizi?” (Yazan: Murat Çelenligil)

Şeytanın Kurbanları Resimleri ve Videoları
Şeytanın Kurbanları

Kadro: Kartal Tibet , Meral Zeren , Atıf Kaptan , Osman Alyanak , Yeşim Tan , Kayhan Yıldızoğlu , Osman Han , Hakkı Kurt , Tahsin Koray , Yonca Yücel , Niyazi Vanlı , Rıza Genç , Kudret Karadağ , Ekrem Gökkaya , Ahmet Açan , Zeki Sezer , Sadettin Düzgün , Altınser Ilgaz , Şener Şen , İhsan Bayraktar , Sabahat İzgü , Sıdıka Duruer , Ali Seyhan , Abdurrahman Palay , Nevin Akkaya , Agah Hün , Gülen Kıpçak , Zafer Önen , Erdoğan Esenboğa , Ayton Sert , Fatoş Tez , Kamuran Yüce , Saltuk Kaplangı , Ünal Gürel
Yönetmen: Nejat Okçugil
Senaryo: Safa Önal
Yapımcı: Berker İnanoğlu
Müzik:
Görüntü Yönetmeni: Ali Yaver
Tür: Dram, Macera
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi: 01 Haziran 1973
Şeytanın Kurbanları

0 yorum:

Yorum Gönder

 
En yeni sinema filmleri, film arşivi, filmler izle: Şeytanın Kurbanları sinema film izle film filmler filmi sinema filmleri
Copyright 2009 En yeni sinema filmleri, film arşivi, filmler izle. İçerik ve metaryeller alıntıdır.
SinemaDB.Blogspot.com sinema filmleri.
Film arşivi by Sinema DB
Şeytanın Kurbanları En yeni sinema filmleri, film arşivi, filmler izle Şeytanın Kurbanları En yeni sinema filmleri, film arşivi, filmler izle Şeytanın Kurbanları En yeni sinema filmleri, film arşivi, filmler izle Şeytanın Kurbanları En yeni sinema filmleri, film arşivi, filmler izle Şeytanın Kurbanları En yeni sinema filmleri, film arşivi, filmler izle Puan: 10
Şeytanın Kurbanları Şeytanın Kurbanları
10/10 paun üzerinden 2000 kişi. Görüntülenme: 1500.
yardım yardım sayfası