Jenerikte, ‘Fakir Bir Kız Sevdim’ (1966) filminden anımsadığımız ‘Lohengrin Operası’nın (1848) (Richard Wagner) 3. perde prelüdü. Selami Ağaçlıgil ve Aydın.. Selami (Sadettin Erbil’in sesiyle) ; “Ee, anlat bakalım, İngiltere’de, kömürün nasıl çıkarıldığından başka bir şey öğrendin mi?” Aydın (Abdurrahman Palay’ın sesiyle) ; “Öğrendim. Birlikte yaşayan insanların, birlikte mesut olabileceğini, nasıl çalışmaları ve dayanışmaları gerektiğini öğrendim.” Selami ; “Vay vay vay, ne dediğini anlamıyorum ama herhalde iyi şeyler söylüyorsun.” Aydın ; “Beni yıllarca okutup yetiştirdiniz Selami Abi. Babam öldü bana babalık ettiniz. Size çok şey borçluyum biliyorum.” 60’lı yıllar ve karaelmas kenti Zo nguldak. Etrüsk isimli geminin (sonradan jilet oldu) bağlı olduğu iç liman. Maden Mühendisi Aydın, yurt dışındaki eğitimini tamamlamış ve doğup büyüdüğü Zonguldak'taki Maden İşletmesi'ne atanmıştır. Yüreği vatan ve bir genç kızın sevgisiyle dolu. Yıllarca önce, madenci babası Reşat Usta ve Ağaçlıgillerin villasında hizmetçi olarak çalışan annesi Gülsüm ölünce, bölgenin varsıl kişilerinden Selami Bey "Bu çocuğu ben okutacağım" demiş. Şimdi, genç mühendisi karşılayıp evine götürüyor. Aydın orada, hiç beklemediği bir durumla karşılaşır ; Selami Beyin karısı, onun büyük aşkı Gönül'dür. Aydın ; "Ben bir kız hatırlarım, iki örgü saçı, tebessümü gözlerimin önünden hiç silinmez. Ailesi çok fakirdi ama ne yapıp yapıp onu Enstitü'ye göndermişlerdi. Babasının ona siyah bir okul önlüğüyle bir kolalı yakadan daha gösterişli bir giyim yapacak kudreti yoktu. Fakat o, gene de muhitin en güzel kızıydı. Kimsenin haberi olmadan gizli gizli buluşurduk. Geleceğe dair hayaller kurardık." (Genç kız onu İngiltere’ye tam da 60’lı yıllara uygun şu sözlerle uğurlamıştı ; “Memlekete faydalı bir insan olup döneceksin.”) Gönül (Jeyan Mahfi Ayral’ın sesiyle); "Bazı şeyler insanın elinde değil. Babam öldükten sonra yapayalnız kaldım. Senden de haber alamıyordum. (Bunun nedenini filmden öğrenemiyoruz.) Uzun müddet çok sıkıntı çektim. Sonunda Selami Beyin karısı olmayı kabul ettim. Benden yaşlıydı. Bir de çocuğu vardı.. Her şeye rağmen hayatıma bir kurtarıcı olarak girmişti." Ancak, filmin sonuna doğru "Aç kalmalı, dilenmeli gene de beklemeliymişim seni, ömrümün sonuna kadar. Gelmesen de beklemeliymişim" diyecektir. ‘Die Meistersinger von Nürnberg’ Operası’nın (1867) (R. Wagner) uvertürü ile indiğimiz Maden’deki ilk incelemelerde, destek için kullanılan direklerin bu işe uygun olmadığı anlaşılır. (Bu hatalı direkler nedeniyle, sonraki günlerde bir de göçük olur.) Film boyunca hep dostluğunu göreceği Nazif Usta ile, İşletme Müdürü Rahmi Beye giderler. O pek ilgilenmeden onları Orman İşletmesi'nden tüccar Mustafa Beye gönderir. ‘Die Walküre-Ride of the Valkyries’(1856) (R. Wagner) melodisi ve 50'lerin çok bilinen Willys 'jip'i ile orman yolunda giderlerken şunları konuşuyorlar.. Nazif Usta ; "Mustafa Bakırcı veriyor bizim madene direkleri. Ne dalavereci heriftir o bilemezsin. Kaç şikâyet oldu bu direk işinde. Ormandan aldığı iyi direkleri başka tarafa gönderir, bozukları bize. Bir ara düzeltir gibi yapar sonra gene bildiğini okur.” Aydın ; "Kabahat, ona bildiğini okutanlarda." Şehir Lokali.. Bir masa etrafında "Hah ha ha, demek mühendis bey tüm memleketi değiştirecekmiş" diye alay eden, birbirinden berbat üç kişi ; İşadamı Mustafa Bey, Gazeteci Sabri, İşadamı-politikacı Şerafettin Bey. İlerde, Aydın'ın başı bu kişiler nedeniyle çok ağrıyacak. Direk işini kurcaladıkça yalnızlaşan 'Aydın'. (Ama, Nazif Usta, hep onun yanında.) Bir gece, balık avından dönen Selami’yle konuşması.. Aydın ; "Mustafa Bakırcı nasıl almış bu işi?" Selami ; "Particilik meselesi. Partinin kuruluşu sırasında çok para sarf etmiş. Şerafettin Toraman da bu bölgede partinin en faal elemanı." Aydın ; "Anlayamıyorum, parti menfaatleri insan canından daha mı üstün?" Selami ; "Boş veer. Bütün bunlar bana vız gelir. Balığımı avlar keyfime bakarım. Sen de rahatının kaçmasını istemiyorsan ne başkasının işine burnunu sok, ne de başkasının derdini kendine dert edin." Deniz kenarındaki bu ‘eğitici’ konuşmanın bire bir benzeri ‘Jennifer Eight’ (1992) filminde iki komiser yardımcısı, John Berlin (Andy Garcia) ile Freddy Ross (Lance Henriksen) arasında ve toplumsal kısmı seri cinayetlere kaydırılmış olarak tekrarlanacaktır. Şerafettin Toraman, cami yapımı ve genelev gibi insanı şaşırtan, çok farklı iki işten 'nasipleniyor'. Bir kahveye oturup "Efendim.. 'Bir günah işlediyseniz, bir camiye taş taşıyın' diyor Osmanı Zinnureyn efendimiz" gibi sözlerle cami için para toplanmasını hızlandırmaya çalışırken, biraz sonra adamı Recep'in "Benli Nazmiye'den" diyerek verdiği 300 lirayı (aslında 500 ama Recep 200'ünü kendine ayırmış) cebe atar. Millet Gazetesi’nin 'hem sahibi hem başyazarı hem de satıcısı' olan Sabri, Aydın’a gazetede, sonradan bin pişman olacağı bir yazı yazdırır ; "Seçimlerde rey toplamak için cami yaptırmaktan önce çalışanların durumunu düzeltmek zorundayız." Bu yazı çıkınca ‘Gastacı Bey’, Şerafettin ve Mustafa Beyler tarafından 'ikna edici' bir şekilde azarlanır ; "İlan, milan bir kuruş bile yok sana." (Sadri Alışık’ın seslendirdiği) Sabri, Aydın'la Gönül'ün geçmişteki sevgilerini bildiği için bu konuyu kurcalayan bir yazı yazar. Şerafettin Beyle konuşurken “Madencilikten anlamam, siyaset konuşmak da haddimiz değil yanınızda” diye alttan alan Sabri, kahramanımızın eski ilişkisini haber yaparken, kendisini destekleyen kalantorlara güvenerek efeleniyor ; “Biz gazeteciyiz, babamın oğlu olsa bakmam gözünün yaşına.” (Aydın’dan yediği yumruk da yanına kâr kalır.) ‘Millet’ ve fiskos gazetelerinin gayreti.. Tehdit.. Kaba kuvvet. Selami’nin, zaten pek yolunda gitmeyen evliliği iyice sarsılır. Aydın da çok zor durumdadır. Bir sahnede Paul Eluard'ın ‘Karartma’ şiirini (Çeviri ; Sabahattin Eyüboğlu) biraz değiştirerek okuyor ; “Kapılar kapanmış neylersin // Neylersin içerde kalmışız // Sevişmezsin de neylersin.” Üzücü ve yıpratıcı olaylar.. Önceleri “Böyle adam bulunmaz vallahi” diye sevgi gösterisinde bulunanlar, sonradan dedikoduların etkisinde kalıp yapmadıklarını bırakmıyorlar ; Yürürken omuz atmalar, üstüne tükürmeler. “Aydın Bey gâvuristandan dinsiz döndü. Gizlice gâvur olmuş.” Delikanlının yanında yine Nazif Usta var ; “Ne nankör heriflersiniz be. Utanmıyor musunuz böyle davranmaya. Hakkınızı aradı.. Belalara girdi bizim için. Aydın Bey gelince rahatı kaçanların uydurmaları bunlar. Anlamıyor musunuz?” Sonuçta, en azından filmde, kötüler cezalarını çekiyor. Aydın ; "Hiç takdir etmediler beni.. Elimden artık bir şey gelmez Nazif Çavuş. Ne yapmak istedimse önüme bir engel çıkardılar. Elimi kolumu bağlamaya çalıştılar." Nazif Usta (Sami Ayanoğlu'nun sesi ile) ; "Yok öyle bir laf. Millet, bunun için mi seni yabancı memleketlerde okuttu.. Bu memlekete her hizmet etmek isteyen bu kadar çabuk bozguna uğrarsa, zoru görünce ters yüz kaçarsa bizim halimiz ne olacak. Üstünde büyüdüğün topraklara, içinde yaşadığın insanlara sevgin laftan ibaret değilse, çalışacaksın. Her şeye rağmen çalışacaksın." (Yazan: Murat Çelenligil)
Şehirdeki Yabancı Resimleri ve Videoları
Şehirdeki Yabancı
Kadro: Nilüfer Aydan , Göksel Arsoy , Talat Gözbak , Reha Yurdakul , Ali Şen , Erol Taş , Hasan Ceylan , Orhan Çubukçu , Abdullah Ataç , İclal Genç , Nusret Özkaya , Ateş Tekin , Çolpan İlhan , Kemal Ergüvenç , Nezihe Becerikli , Sami Ayanoğlu , Abdurrahman Palay
Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Vedat Türkali
Yapımcı: Nusret İkbal
Müzik:
Görüntü Yönetmeni: Mengü Yeğin, Çetin Gürtop
Tür: Dram
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:
0 yorum:
Yorum Gönder