Orhan Kemal’in “Kasketi ensesine yıkılı Küçük Adam’ı çok sevdim..” diyen, “Küçük Adam’ın birdenbire çok sevdiği zeki okuyucusu..” için yazdığı ‘Bir Filiz Vardı’ (1965) adlı roman gibi, 'ünlü bestekâr' Adnan Cemil’in Çiçekçi Kız için yaptığı şarkı ; “Çiçek, neşe baharım // Gönlüm, sevgili yarim // Demet demet sararım // Sevgilimi ararım //**// Menekşenin rengi mor // Kalbimde ateş kor // Aşığım ben ne çare // Alın siz de bir tane.” Adnan Cemil Bey, Konservatuvar'daki piyano çalışmasına, bir görevlinin getirdiği mektubu okumak için ara verir ; "Bu gece yalnızım. Bana gel sevgilim.. Mualla." Arkadaşları şöyle konuşuyorlar "Ne çapkın adam.. En büyük aşkı bir ay sürüyormuş [‘Ömrümce Ağladım’ (1967) filmindeki Murat ise "Bilirsiniz en ömürlü aşkım yarım saat sürer" diyecektir] ..Ee oğlum, Adnan Cemil olmak kolay mı, Türkiye'nin 1 numaralı bestekârı. Elbette, birçok ilham perisine ihtiyacı olacak." Konservatuvar'ın dış kapısı.. "Çiçekler.. Üç demeti 2 buçuk liraya çiçekler.." Yoksulluk ve yorgunluktan perişan durumdaki bir çiçekçi kızdan sevgilisine götürmek üzere çiçek alır. Ama, genç kızın güzel gözleri.. Ne içki ne de Mualla'nın ateşli öpücükleri aklı ve gönlü o bakışta kalmış olan yaşlı adamı rahatlatmaz. Sonunda dayanamayıp onu aramaya çıkar. (Aceleden, çantasını, paltosunu ve şapkasını almayı unutuyor.) Şiddetli yağmur altındaki uzun aramalardan sonra, baygın bir halde bulduğu genç kızı evine götürür. "Adım Nur..Topkapı'da oturuyorum..Surların dışındaki gecekondularda..Dedem iki gün önce öldü. Dün de ev sahibim beni evden attı." Yaşlı adam daha o gece genç kız için bir beste yapar [Orhan Kemal'in, Victor Hügo, Sait Faik ve kendisi için söylediklerini (İkbal Kahvesi) anımsamamak elde değil]. 38.6 C olan ateşi için doktora giderler ; "Ciğerde lekeler var. Bir de çok ufak duman. (Açıklamaları tam olarak kavrayamasak bile, genç kızın iyileşeceğini anlıyoruz.) Sıkı bir gıda rejimi ve devamlı tedavi (ile) çok çabuk kurtulur. Yalnız, havadar bir yerde yaşaması lazım." Bestecinin Avrupa'ya giden arkadaşı Salim'in Beylerbeyi'ndeki yalısına yerleşirler. Açık hava, güzel bir bahçe.. Aşçı ve bahçıvan'ın candan ilgileri ile şarkı söyleyebilecek kadar iyileşir. Rastlantı ile genç kızı dinleyen Kemancı Ragıp şaşkınlık içindedir ; "Küçükhanım, ben hayatımda böyle ses dinlemedim. Bir piyasaya çıksanız..Sizi meşhur edebilirim." Ama, ‘piyasa denilen yerin ne iğrenç olduğunu çok iyi bilen’ Adnan Bey’in sert tepkisi ile karşılaşır. Ragıp (biraz da zorla) oradan uzaklaştırılırken hâlâ laf yetiştirmeye çalışıyor "..O iğrenç dediğin yerde para var. Sen de beğenmediğin bu piyasada çalışsaydın, böyle borç harç içinde kalmazdın. Apartmanların otomobillerin olurdu." [Aynı konu ‘Muhsin Bey’ (1986) filminde de işlenecektir.] Bestecinin oğlu Bülent (inşaat mühendisi olduğunu sonradan öğreneceğiz), Amerika’daki okulunu bitirip geri döndüğü gün, Nur’u motosikletli gençlerin sataşmasından korur. [Bu sırada, The Shadows’dan dinlediğimiz ‘36-24-36’ (1961) melodisi çok güzeldi.] Bu günlerde genç kızın kalbi, babadan oğluna doğru kayıyor. Bülent'le, ‘Qualcuno Mi Asperta (Where the Boys are)’ (1961) (Sedaka/ Greenfield) melodisiyle dans ettiği toplantı sonrası.. Nur ; "Bugüne kadar bana yaşattığınız hayatın, yaşanan hayatların en güzeli olduğunu sanıyordum. Halbuki neler varmış neler. Ben, her şeyin en güzelini yaşamayı arzu ediyorum." Adnan Cemil ; "Bu arzu değil ihtiras oluyor. İnsanları mahveden de ihtiraslarıdır." (Ama, genç kızdaki ‘ihtiras’ın sonuçlarına, gene yaşlı bestekâr katlanıyor.) Olaylar üzücü bir şekilde gelişir. Bülent’in evden ayrılması..Borçları..Kemancı Ragıp'ın, onun bestesini izinsiz kullanıp (üstelik kendi adına ‘tescil ettirmiş’) bir operet yapması..Daha da kötüsü Nur'u bu eserde oynamak için kandırması. Adnan Bey bu olaylardan sonra kayıplara karışır. Günler sonra Bülent’in Nur'a söylediklerini "..Seni seviyorum..Ama babam yaşadığı müddetçe senin elini bile tutamam" işitiyor. Köprü altında sabahlarken bir kişinin tren kazasında ölmesi ona planını gerçekleştirme olanağı verir. Kimliğini, tanınmaz durumdaki adamın yanına bırakır. Herkes onu öldü sanırken bile genç kızı koruyacaktır. Tiyatro sahibinin Nur'la ilgili acımasız planına engel olmak isterken çok hırpalanıyor. “Beni kalplerinizde yaşatın yeter. Birbirinizi sevin ve hiç ayrılmayın.” Nur ; "Sanat nedir Adnan Cemil bey?" Adnan Cemil ; "Sanat insanlığın nefesidir bebeğim. O yaşadıkça insanlar kavgaları, harpleri, hileleri, kötülükleri unuturlar. Sanatın ön planda olduğu ülkeler huzur ve çiçek diyarlarıdır.. Bu nefesin küçücük parçaları da sanatkârlardır. Temiz, tertemiz, namuslu insanlar. Sanatkâr dediğin, sanki paranın icadından önce yaşayan insandır." Nur ; “Sanatta en yüksek nokta nedir?” Adnan Cemil ; “Aşk, bebeğim.” (Yazan: Murat Çelenligil)
Çiçekçi Kız Resimleri ve Videoları
Çiçekçi Kız
Kadro: Tanju Gürsu , Selda Alkor , Nuri Altınok , Reha Yurdakul , Süleyman Tekcan , Osman Alyanak , Avni Dilligil , Necip Tekçe , Sami Hazinses , Diclehan Baban , Necdet Tosun , Hüseyin Zan , Selahattin İçsel , Çetin Başaran , Vahit Volkan , Mustafa Yavuz , Nusret Özkaya , Toron Karacaoğlu , Jeyan Mahfi Tözüm , Agah Hün
Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Nejat Saydam
Yapımcı: Murat Köseoğlu
Müzik: Metin Bükey
Görüntü Yönetmeni: Melih Sertesen
Tür: Dram, Duygusal
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:
0 yorum:
Yorum Gönder