‘Tango Tzigane Jalousie’ (1925) (Jacob Gade) melodisi, ‘Milli Emniyet Teşkilatı İstanbul Merkezi Şefi Kurmay Binbaşı’ Seyfi Hüget ve Hilda von Schreiner.. Seyfi ; “Kimsiniz siz?” Hilda ; “Mata Hari! Gündüzleri doktor geceleri şarkıcı. Üstelik Alman. Romanlardaki casuslar gibi..Hâlâ şüphelenmediniz mi benden? Yakalatmayacak mısınız beni?” Seyfi ; “Buna dans ederken karar vereceğim. Dünyanın en tehlikeli, en tatlı ve en güzel kadınının şerefine.” Aynı adlı romanın (dokuzuncu basım 1981) (Esat M. Karakurt) (ilk baskı 1946) bir uyarlaması olan film Hilda’nın Semiramis Pekkan’ın sesi ile söylediği şarkıyla başlıyor ; ‘Keyfine Bak’ (1972) (Söz ; Süheyl Denizci). (Filmin çevriliş ve şarkının plağa okunuş yıl ları aklımızı karıştırıyor.) Eylül, 1942. Alman Orduları 2-3 günde Norveç’i ve Danimarka’yı, birkaç saatte Hollanda’yı, 20 (kitapta 22) günde Fransa’yı almış ve Dunkerque’den (kitapta dönkerk) Britanya sahillerini gözlüyorlar. Sepp Dietrich (6. sayfada Seep Dictricht ve 25. sayfada Sepp Dietrih olarak yazılmış) kumandasındaki Hücum Taburları da Bulgaristan’a inerek Türk hudutlarına gelmişler. Cumhurbaşkanı İnönü gerekli yanıtı veriyor ; “Hazırlıklıyız ve kararlıyız.” Ekim’in ilk Pazar gecesi. Ayazpaşa’daki Alman Elçiliğinde denize bakan küçük bir oda. Uzun bir masadaki 3 (romanda 6) kişi ; Binbaşı (romanda Yüzbaşı) Ludwig Kolman, Hilda ve kardeşi Yüzbaşı Maximilian (romanda ise böyle bir kişi yok). ‘Mermerden yapılmış birer heykel gibi’ neredeyse soluk bile almadan Albay Ernest von Klinger’i dinliyorlar ; “Arkadaşlar, büyük Führer’imiz..Türkleri ortadan kaldırmaya karar vermiştir..Şimdi size ‘Ankara Ekspresi’ adını verdiğimiz harekâtın ana hatlarını bildiriyorum..Macaristan ve Çekoslovakya’da yaptığımız gibi vazife başında bulunanlar askeri bir işgalle uzaklaştırılacaktır. [(Romanda) Bu işi Ruslarla dövüşen Alman Ordularını meşgul etmeden bitirmek niyetindeyiz. Önümüzdeki ay zarfında talim görmüş 500 SD (Güvenlik Servisi Karşı Casusluk Örgütü-Sicherheitsdienst) elemanı gizlice İstanbul’a getirilecektir. Bir kısmı Ankara’ya naklolunacak.] Tevkifler iki saat içinde bitirilip Berlin’e ‘Ankara Ekspresi gara girdi’ parolası verilecektir. Türkiye’yi harp ederek değil harp etmeden ele geçirmek istiyoruz.” İlk iş olarak, ‘Theme from Les Félins’ (1964) (Lalo Schifrin) melodisi eşliğinde, Londra’dan Orta Şark Planı için gönderilen Binbaşı Jackson (romanda Jakson) Ankara Ekspresi’nden kaçırılır. (Romandaki Jackson ise ilk sayfalarda öldürülüyor. Kaçırılan kişi Seyfi’nin ‘ortağı’ ama aslında ‘İngiliz Hava Kuvvetlerine mensup Miralay Clark’dır.) Seyfi Hüget..Dışardan bakıldığında İngilizlerle havaalanı inşa eden bir müteahhit. Ama aslında Milli Emniyet’te görevli. Ankara’daki Genel Kurmay’da kendisine Jackson’ı bulma ve bir silah deposu haline getirilen Alman Hastanesinde araştırma yapma görevi veriliyor. ‘Ailesi Almanlar tarafından öldürülmüş bir Macar Yahudisi olan İrma’nın yardımını görür. İrma filmde dansöz, romanda ‘Norveç Sefaretinde kâtip’. Kolman’dan aldığı bilgileri Seyfi’ye aktarıyor ; (Tijen Par’ın sesi ile) “Her Almanın yüzünde anamla babamın katillerini görüyorum. Seni sevmeseydim, intikamım için haber kaynağı olmasaydı Kolman koynuma girdiği ilk gecenin sabahında ölü olarak çıkardı yatağımdan.” Filmin başındaki dans gösterisinden sonra Seyfi ile beraberken ‘Historia de un Amor’ (1955) (Carlos Eleta Almaran) melodisi vardı. Hilda..‘Gözlerinin içine güneş girmiş gibi oluyor, kamaşıyor insanın gözleri.’ Düz sarı saçlar, yağmura tutulmuş kiraz taneleri gibi dudaklar. Gözleri ‘biraz evvel ya çok ağlamış yada çok gülmüş gibi daima ıslak ve parlak’. Gizli Teşkilatın en önemli ajanı. Alman Hastanesinde Genel Cerrahi (romanda Kadın Doğum) uzmanı. Kitabın yazarı bile onun bu yetenekleri karşısında şaşkınlığa düşüp “O kadar genç görünüyor ki ne zaman okumuş ne zaman ihtisas yapmış. Kaç hüviyeti var bu kadının” diyor. Sinemadaki Hilda’nın üstelik çok başarılı bir şarkıcı olduğunu da görünce kimbilir ne hale gelmiştir. Seyfi, hastaneye yatabilmek için kendini tabanca ile yaralar. (Romanda ise bir şehit teğmenin doğumu yaklaşan karısı Nazan Hanımın ‘kocası’ olarak giriyor hastaneye.) ‘Sen (Ömrüm Benim)’ (Yıldırım Gürses) melodisi ile ameliyathanede iken Dr. Hilda’yı görünce ‘narkoz verilmesini’ kabul etmez ; “Güzelliğiniz çarptı beni. İnsan sizi görebilmek için bin defa milyon defa yaralanabilir..Ameliyat boyunca sizi seyretmek istiyorum..Acıya, gözlerinize bakarak dayanacağım.” Hastanede yaptığı araştırmada kasalar dolusu silah bulur. Bu sahnede (Alman ve 2. Dünya Savaşı filmlerinin vazgeçilmez şarkısı üstelik Marlene Dietrich’in sesinden) ‘Lili Marleen’ (Leip 1915 / Schultze 1938) var. O zor koşullarda en olmayacak şey gerçekleşir ; birbirlerine aşık olurlar. Seyfi onu Büyükada’daki büyükannesi ile tanıştırmak ister (romanda ise büyükanne ve Ada yok).. Hilda ; “Biraz erken değil mi?” Seyfi ; “Geç bile. Sabırsızım ben.” Bunları söyleyen delikanlı birkaç sahne sonra bizi şaşırtıyor. “Birbirinize çok yakışıyorsunuz. Seni ancak böyle bir kadına emanet edebilirim” diyen yaşlı kadını “Zamana ihtiyacım var büyükanne” diye yanıtlar. ‘Reyhan’ (1969) filminden anımsadığımız sahilde koşarlarken Paul Mauriat’nın Isadora 33’lüğündeki (1970) “Long Sera L’hiver” (Jacques Plante / Claude Carrère) melodisi duyuluyor. İrma, Alman Elçiliğinde görmemesi gereken bir şeyi, konuşturmak için işkence yapılan Jackson’ı görür. Durumu Seyfi’ye anlatırken Kolman’ın onları dinlediğini nerden bilsin. Çatışmada İrma ve Kolman ölür. O günlerde Albay Klinger, Hilda’dan bir Türk’le ‘münasebet tesis etmesini’ ister ; “Gizli Teşkilata mensup bir binbaşı olmasından şüphe ediyoruz.” Seyfi’dir bu kişi. Ama Hilda, romanda yazıldığı gibi “Bir Alman casusu değil seven bir kadındır artık”. Sevdiğini korumak için kardeşinin kırbaçlamasına bile katlanır. ‘Bir eşya gibi Jackson’la değiş tokuş edilmesine ses çıkarmaz.’ Filmin sonunda Almanların planı bozulur ve “Ankara Garına girmesini umdukları ‘Ankara Ekspresi’ ile bir daha dönmemek üzere geri gönderilirler”. Sabah ışıklarına benzeyen bir kişi dışında. Hilda, Seyfi’nin kullandığı otomobilde mutluluğa doğru yol alır. (On yıllar sonra milyonlarca ‘Seyfi’yi iş bulabilmek umuduyla doluştukları ‘Berlin Ekspresi’nde göreceğiz.) ‘The Happy Youth’ (1969) (Theodorakis) melodisi, Büyükanne ve Hilda, biraz sonra da ‘Chase’ var.. Büyükanne ; “Bu şalı seni çok seven bir ihtiyarın hatırası olarak taşımanı istiyorum.” Hilda ; “Böylesine duygulandığım bir anı hatırlamıyorum. Hayatımın en güzel hediyesi olurdu ama sizi böylesine kıymetli bir hatıradan mahrum edemem.” Büyükanne ; “Öyleyse bir gün aranızdan ayrılırsam bu şalı hep omuzlarında taşıyacağına ve sevdiğini yalnız bırakmayacağına söz ver.” (Yazan : Murat Çelenligil)
Ankara Ekspresi Resimleri ve Videoları
Ankara Ekspresi
Kadro: Filiz Akın , Ediz Hun , Leyla Sayar , Kadir İnanır , Kayhan Yıldızoğlu , Bülent Oran , Hüseyin Kutman , Altan Günbay , Aliye Rona , Bora Ayanoğlu , Haydar Karaer , Süheyl Eğriboz , Erdo Vatan , Zeki Sezer , Ali Demir , Jeyan Mahfi Tözüm , Tijen Par , Hayri Esen , Esen Günay , Alev Koral , Agah Hün , Semiramis Pekkan , Toron Karacaoğlu
Yönetmen: Muzaffer Arslan
Senaryo: Bülent Oran, Muzaffer Arslan
Yapımcı: Muzaffer Arslan
Müzik:
Görüntü Yönetmeni: Cengiz Tacer
Tür: Dram, Macera, Romantik, Savaş
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:
0 yorum:
Yorum Gönder