Salvatore Adamo’nun ‘J’aime’ (1964) şarkısının müziği.. Osman ve 34 DT 248 plakalı ‘Cames Bont’ dediği ‘şevrole’sinden bile daha çok sevdiği ama söyleyemediği Türkan’ın konuşmaları.. Türkan ; “Abi, hiç.. hiç sevdin mi sen de benim gibi?” Osman ; “Ben?” Türkan ; “Hiç aşık oldun mu, abi?” Osman ; “Evet, tek.. tek bir defa.” Türkan ; “Sonra?” Osman ; “Sonra.. sonra çok sevdim.” Türkan ; “Ya o?” Osman ; “O bilmiyordu ki. Bilse.. belki, kim bilir. Ama, söyleyemedim. Cesaret edemedim. Sonra, belki..” Türkan ; “Uzakta mı şimdi?” Osman ; “Her an, her saniye böyle.. böyle yanımda. Tıpkı senin gibi. Ama, gene de o kadar uz akta ki.” 1966’nın ilk ayları.. Rahatsızlığı artan Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Başkan Lyndon B. Johnson’un özel uçağı ile Walter Reed Askeri Tıp Merkezi’ne götürülmek üzere. Türkan’ın göz ameliyatında bulunacak olan “bu işin dünyadaki tek mütehassısı Amerikalı Profesör Jordan Stocker” da, belki aynı uçakla gelmiştir. Ama, önce, şimdilik tüm bu konuların uzağındaki Osman’ı tanıyoruz. Özverili, güler yüzlü bir taksi şoförü. ‘Cames Bont’u kullanırken ne denli delişmense, sevdiği kıza aşkını söylemede öylesine utangaç. Yanıp tutuştuğu Türkan’a sevgisini, o da filmin sonunda şu şekilde söyleyebiliyor “Beni olduğum gibi, bu çocuk ruhumla, seni yalnız seni seven kalbimle ve cebimdeki şoför ehliyetimle kabul ediyor musun?” ‘Analık, babalık, kardeşlik, hocalık ne varsa bende gördü’ dediği kardeşi Ekrem sonradan sorumsuz ve kötü alışkanlıkları olan biri oluyor. Sevgilisi şarkıcı Sevda ile konuşurken, “İçkiye, paraya ve sana hiç doyamadan öleceğim” demişti. Film ilerledikçe bunlara kumar ve esrar da katılıyor. Bir gün, Ali Efendi Dayı, Osman’dan kızı Türkan’ı acele Ankara’ya sınava götürmesini ister. Genç kızın ‘ay parçası gibi’ güzelliği karşısında ‘nutuk tutulur’ ; “Yahu, yok böyle bir şey be. Hani, o yolları, o Bolu Dağları’nı geçtik mi uçtuk mu, nah nimete kör bakayım, hatırlamıyorum ha. Yahu, [‘Hızlı Yaşayanlar’ (1964) filmine benzer şekilde] 5 saatte girmişim Ankara’ya diyorum.” Dönüşleriyse ; “Ertesi gün, verdi imtihanı atladı arabaya. Yahu, kız değil afet be. Hani giderken uçuyorduk ya abi, dönüşte kaplumbağa. Böyle, 30-40 kilometre diyorum. ‘Niye’ diye sordu birkaç kere. Bozuk mozuk dedik, yersen tabi. Yol bitecek diye ölüyorum abi.” İstanbul’a döndükten sonra 3-5 gün kendine gelemez. “Ya buram yanıyor abi.. Yahu, trafik polisini Türkan görüyorum, iyi mi. Sebepsiz yere doluyor gözlerim. Ne yemek ne içmek. Durup dururken bir ağlama. Ölüyorum be.” Tam ‘Nerime Kadir’ ve ‘Mahmut Mesat Bozkurt’ tan ‘bütün fiyakalı lafları ezberleyip’ Türkan’a açılacakken Askerlik Dairesi’nden ‘45 günlük tekamül kursunun celbi’ gelir. “Kurs, takar mı aşkı maşkı. Hadi ben Ciheti Askeriye’ye.” Bir gemideki kısa süren askerliği sırasında şoförlük yapması için, Ekrem’i Ali Efendi Dayı’ya önerir. Türkan’ın hasretiyle geçen günlerden sonra kahveye geri geldiğinde eline bir davetiye tutuştururlar ; “Oğlumuz Ekrem Gürbüz’le kızımız Türkan Selman’ın.. tarihinde Kasımpaşa Ünsal Aile Salonu’nda nişan törenine..” Kendine gelmesi, yine günler sürer. “Haftası geçti geçmedi kaybettik Ali Efendi’yi.. Sonra, sonra kız kaldı mı sana kimsesiz. O senenin martında evleneceklerdi. Önce Çarşı’daki dükkânları sattırdı biçareye. Sonra, Piyale’deki evleri. Daha sonra da babadan kalma köşkü. Kız, kira evine çıktı.. Uyuta uyuta bu hale getirdi kızı.” Ekrem, bir türlü uzaklaşamadığı Sevda ve patronu Hasan’la Avrupa’ya gitmek istiyor. En ufak bir üzüntü duymadan, nişanlısı Türkan’ın parasıyla aldığı son şeyi, garajı, Memduh Bey’e satarak elde ettiği parayla Hasan’a ortak olur. Düğünde bir gün önce de, genç kızı bir otomobil kazası(!) ile ortadan kaldırmak ister. Türkan ‘mucize kabilinden’ hafif yaralarla kurtulur ama güzel gözleri (ikinci ameliyatın sonrasına dek) göremeyecektir. Ekrem, Sevda ve Hasan’la Almanya’ya gider. Arabalarındaki yedek lastiklerin esrarla dolu olması bu yolculuğun yalnızca sanat amaçlı olmayacağını gösteriyor. Türkan için zor, Osman için daha zor günler başlar. Ekrem’den geliyormuş gibi, mektuplar yazar, yazdırır. Göz ameliyatı için arabasını satar. (Satıştan sonra, bir köşede boynu bükük duran ‘şevrole’ye Sadri Alışık selamı ile veda edişi unutulur gibi değil.) Filmin sonunda, Türkan, ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’dakine (1977) benzer (ama, bu kez hiç zorlanmadan) bir seçim yapıyor. İkinci ameliyat sonrası.. Osman’la, günlerdir onun çırpınmasına tanık olan Doktor’un konuşmaları.. Doktor ; “..Bu kız nen oluyor senin?” Osman ; “Şey, kardeşimin nişanlısı.” Doktor ; “Yalnız o kadar mı?” Osman ; “Hı?” Doktor ; “Göz Doktoru sadece ameliyat yapmaz oğlum. İnsanın gözünün içine baktı mı, içinden geçeni de anlar bazen. İnşallah, içerdeki de gözleri açıldığı zaman karşısındaki gencin gözlerine bakıp kalbini okumak duygusunu kazanır.” (Yazan: Murat Çelenligil)
Sana Layık Değilim Resimleri ve Videoları
Sana Layık Değilim
Kadro: Türkan Şoray , Sadri Alışık , Önder Somer , Gülbin Eray , Cahit Irgat , Nubar Terziyan , Mümtaz Ener , Selahattin İçsel , Hüseyin Peyda , Leman Akçatepe , Celal Ersöz , Memduh Alpar , Ali Seyhan , Erdoğan Seren , Haydar Karaer , Aziz Basmacı , Feridun Çölgeçen , Mustafa Dağhan , Hüseyin Zan , Lütfü Engin , Abdullah Ferah , Mehmet Büyükgüngör , Ergül Buharalı , Emire Erhan , Sadettin Erbil , Alev Koral , Rıza Tüzün , Muhip Arcıman , Saltuk Kaplangı , Jeyan Mahfi Tözüm
Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Osman F. Seden
Yapımcı: Osman F. Seden
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Görüntü Yönetmeni: Necati İlktaç
Tür: Duygusal
Ülke: Türkiye
Vizyona Giriş Tarihi:
0 yorum:
Yorum Gönder